Sevgili gececiler, Son blog gönderimiz ile karşınızdayız. Bu kez, yine gecelerin vazgeçilmezi olan bir lezzeti tatmak için yola çıktık. Bu lezzet kimilerimizin çok sevdiği, kimilerimizin ise sakatat kategorisine girdiğinden denemeye çekindiği “şırdan”. Peki şırdan nedir? Şırdan kuzunun mide bölümüdür ve her kuzudan bir adet çıkar. Ben Batuhan, bu lezzeti çok sevenlerdenim, Karya ise bu lezzeti denemeye çokça çekinenlerdendi. O yüzden Karya’yı şırdan denemeye “Antik Şırdan’a” götürdük. Antik Şırdan, aslen şırdanın ana vatanı olan Adana ilinde açılmış. Herkes tarafından çok talep gördüğünden daha sonra ikinci şubesini Ankara’da Ulus’a açmışlar. Bizim ziyaret ettiğimiz şubesi ise en yeni açılan Balgat Şubesi. Ankara’da yaşayanlar bilirler, Ulus’a araba ile girmek zor olduğundan, 24 saat açık olan Balgat Şubesi insanlara ulaşım kolaylığı sağlamıştır. Yalnızca şırdan değil, kelle paça, ayak paça, mumbar gibi başka sakatat çeşitleri de bulunmaktadır, ancak biz Karya’ya şırdan denetmeye gittiğimizden başka bir yemek söylemedik. Antik Şırdan’dan çıkar çıkmaz, hazır Balgat semtine gelmişken bir de tatlı yiyelim dedik ve şerbetli tatlıların vazgeçilmesi Zeugma Künefe’ye uğradık. Zeugma Künefe ilk şubesini 2016 yılında Bursa'da açmış. Bir sene sonra Ankara Balgat'ta ikinci şubeyi açtıklarında, Zeugma markası o kadar popüler olmuştu ki, kapısında yarım saat kuyruk beklediğimizi bilirim. Ardından yine bir sene içerisinde Ankara'da toplam dört şubeye ulaştılar. Şu anda toplamda 13 şubeyle Eskişehir, Diyarbakır, Kırşehir ve Batman'da hizmet veriyorlar. Eskilere nazaran popülaritesini biraz kaybetti bu günlerde, artık sıra beklemenize gerek kalmıyor. Oturur oturmaz çeşit çeşit meyve ve süt geliyor masanıza. Süt ne alaka demeyin, o kadar çok tatlıyı anca hazmedebiliyorsunuz. Klasik, herkesin bildiği künefe dışında yedi farklı tatlı çeşidi daha var menüde. Hepsinin ortak yönü şerbetli ve bol fıstıklı olmaları. Biz tercihimizi klasik künefe ve hasırdan yana yaptık ve gecemizi böylece sonlandırdık. Peki sizce Karya şırdanı beğendi mi? Nasıl tepkiler verdi? Nasıl yorumlar yaptı? Antik Şırdan’a ve Zeugma Künefe’ye olan yolculuğumuzun detaylarını sizinle videomuzda paylaştık. Keyifli seyirler :)
0 Comments
Yeniden merhaba gececiler! Bugün Ankara gece hayatını sevenlerimizin evlerine gitmeden önce uğradıkları son mekan olan Köroğlu İşkembecisi'ndeyiz. 1988'de Köroğlu'nda kurulan, şu an toplamda 9 şubesiyle Ankara'nın neredeyse her semtinde uğrayabileceğiniz bir restoran burası. Çoğu şubesi, 7/24 bayram, tatil dinlemeden açık olduğu için ve her zaman lezzetini koruduğu için Ankaralılar'ın vazgeçilmezidir Köroğlu İşkembecisi. Bizim ise bugünki durağımız Bilkent Şubesi. Peki Köroğlu İşkembecisi Bilkent Şubesi'nde neler yaptık? Sıcacık ve leziz ev yemeklerini denedik, kısa bir tanıtım videosu çektik ve şubenin müdürü Şaban Ağabey ile kısa bir röportaj yaptık. Reels videomuz için: www.instagram.com/reel/CdWbRY2jhGb/?igshid=YmMyMTA2M2Y= Köroğlu İşkembecisi Bilkent Şubesi Müdürü Şaban Ağabey ile tanışıyoruz mekana girer girmez. Kendisiyle kısa bir röportaj yapıyoruz. Bu mesleğe 40 yılını vermiş, Bilkent Şubesi'nde ise 3. yılı imiş Saban Ağabey'in. Kendisi, Köroğlu İşkembecisi'ni " Türk kültürüne ait her türlü yemeği bulmak isteyenlerin buluşma noktası" olarak tanımlıyor. Ona müşterilerin Köroğlu İşkembecisi'ne gelmeyi en çok hangi saatlerde tercih ettiklerini sorduğumuzda ise "Normalde gece müşterimiz de çok olur ancak Bilkent Şubesi 00.00'a kadar açık olduğundan öğlen müşterimiz yoğunlukta" diyor. 00.00 çoğu kişi için geç bir saat olsa da, biz karınları daha da geç bir saatte kazınan bir ikili olduğumuz için, Bilkent Şubesi'nde mevcut olan bu saat sınırlamasını sizlerle küçük bir hatırlatma olarak paylaşmak istiyoruz. Röportajımızı tamamladıktan sonra çok aç olduğumuzu söyler söylemez bizi ev yemeklerinin olduğu bölüme yönlendiriyor Şaban Ağabey. Çeşitler çok olunca, haliyle biz de kararsız kalınca yemeklerin her biri konusunda sıkılmadan bizi bilgilendiriyor. Köroğlu İşkembecisi'nin gece yemek sektörüne yıllarını verdiğini hepimiz bilsekte, buranın tertemiz bir ortamda tecrübeli ve güler yüzlü çalışanların hizmet ettiği bir mekan olduğunu bir kere daha kanıtlıyor bize Şaban Ağabey. Röportajımızın detayları aşağıdaki linkte yer almaktadır: soundcloud.com/karya-demirel/koroglu-roportaj?utm_source=clipboard&utm_medium=text&utm_campaign=social_sharing Döner hariç aklınıza gelebilecek hangi lezzet varsa bulabileceğiniz Köroğlu İşkembecisi menüde sunduğu yemek listesinin yanında her gün 40 çeşit sulu yemek de servis ediyor. Tereyağlı mumbardan mantarlı bifteğe, her türlü ızgara çeşidinden her türlü pide çeşidine hepsini menüsünde barındırıyor. En başlarda çorbalarıyla ün salan Köroğlu İşkembecisi sonralarda zengin menüsüyle de gönülleri fethetmiş bulunuyor. Bu kadar bol çeşit olunca haliyle herkesin bir favori yemeği oluyor ve onu yemeyi tercih ediyor. Normalde bizim favorilerimiz mercimek çorbası sonrasında da kuru fasulye pilav, çok acıktıysak ortaya bir tane de tereyağlı mumbar dolması. Bugün siz gececiler için bir farklılık yapalım ve hiç tatmadığımız lezzetleri tadalım dedik. Seçenekler arasında boğulmuşken Şaban Ağabey sağolsun kendi favorilerini söyledi ve bize yardımcı oldu. Ankara tava, beşamel soslu tavuk ve ıspanak kaplamalı kaşarlı köfte sipariş ettik. Üçü de birbirinden lezzetli olsada favorimiz açık ara beşamel soslu tavuk oldu. Gelelim bizi en çok cezbeden noktaya. İnsan aç olunca ve bu kadar çok çeşit olunca siparişin dozu çoğu zaman aşırıya kaçıyor. Sizleri bilmiyoruz ama gece yemek yemeyi sevdiğimiz kadar köpekleri de seven bizler için Köroğlu İşkembecisi'nde kalan yemeklerin minik dostlarımıza gittiğini ve ziyan olmadığını görmek bizi çok mutlu ediyor! Özellikle sokak hayvanlarına zulüm edenler, şiddet gösterenler, hatta onları zehirleyenler bu kadar gündemdeyken ve hepimizi üzerken Köroğlu'nun onları düşündüğünü görmek bizi sevindiriyor :) Konum: Üniversiteler Mahallesi, 1597. Cadde, No: 3/57 (Bilkent Center)
Merhaba sevgili gececiler! Bugün sizler için Ankara'da Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle 1925 yılında kurulan Atatürk Orman Çiftliği'ni ziyaret ettik. Ancak biz yemek severler olarak ziyaretimizi gecenin uzun saatlerine kadar açık salaş restoranların bulunduğu caddeye, Silahtar Caddesi'ne gerçekleştirdik. Ankara'da yaşayanlarımızın birçoğu ve hatta dışarıdan gelenlerde bilir ki, Ankara'da geç saatlere kadar afiyetle yemek yenebilecek en ünlü yerlerden birisi de AOÇ'dir. Kokoreç, midye, köfte, döner, kebap, kumpir ve hatta geleneksel tatlılara kadar birçok lezzeti bir arada bulabileceğiniz restoranların buluşma noktasıdır AOÇ. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar açık olan ve asıl kokoreçi ve köftesiyle ün salan bu mekanlar sabah 09.00'dan gece 04.00'a kadar açıktır da en kalabalık olduğu saatler yaklaşık 24:00 ve 02:00 arasıdır. Peki ya biz Ankaralılar'ın kuyrukta beklediği, gece yemek yeme sevdalılarının uğramadan geçemediği Silahtar Caddesi'nde hangi restoranlara uğradık, hangi lezzetleri tattık ve kimlerle konuştuk? Gelin birlikte göz atalım :) Sokağa girer girmez ilk dikkatimizi çeken şeylerden birisi metro durağı oluyor. Metro istasyonunun varlığı, AOÇ'yi ve Silahtar Caddesi'ni seyahat etmek isteyenlere, gidip tıka basa yemek istiyorum ama nasıl gideceğim diyenlere büyük bir kolaylık sağlıyor. Çeşit çeşit restoranın bulunduğu bu sokak, yalnızca canı tuzlu çekenlere değil, tatlısız olmaz diyenlere de hitap ediyor. Neredeyse her restoranda bulunan ünlü AOÇ dondurmasının yanı sıra, künefe, katmer ve kadayıf gibi bol şerbetli tatlılar sevenlerin uğramadan yapamayacağı restoranlar da gözümüze çarpıyor. Yol boyunca yürürken satırın çıkardığı melodik sesler bizi sokağın sonuna çağırıyor ve AOÇ'nin en büyük restoranlarından Özdemir Kokoreç' e giriş yapıyoruz. Menüye göz ucuyla bakıyoruz, aslında kokoreç, kumpir, köfte, kebap, hamburger, döner, hepsi var burada. Ancak, adı üstünde Özdemir KOKOREÇ'e gelmişken, kokoreçini yemeden olmaz diyor, iki yarım söylüyoruz. Tezgaha yönelip Ali Ağabey ile kısa bir sohbete başlıyoruz. Önceleri ufak bir büfeymiş "Özdemir Kokoreç", ayakta kuyrukta beklermiş insanlar, zaman içinde büyüyüp restoran olmuş. Ne kadar iş yaptıklarını sorduğumuzdaysa "Acıkan geliyor, yavuklusunu alan geliyor, günde neredeyse 40-50 şiş değiştiriyoruz" diyor Ali Ağabey. Sabırsızlıkla beklediğimiz kokoreçlerimizi alıp, arka bahçeye doğru ilerliyoruz. Ferah mı ferah, ağaçlarla sarılı bir bahçe yapmışlar buraya. Kokoreçlere gelince, ince kıyım ve bol baharatlı, bizim tam da sevdiğimiz gibi, turşularsa sınırsız ikram... Rüzgarın hafif esintisi eşliğinde bu huzur dolu bahçede karınlarımızı doyuruyoruz. Ağız sulandıran AOÇ Kokoreçi'yle karınlarımızı tıka basa doyurduktan sonra dönüş yoluna geçiyoruz. Tam yeniden sokağın başına geldik, gidiyoruz derken köşedeki Çiftlik Midyecisi gözümüze çarpıyor ve uğramadan geçemiyoruz. Ayak üstü ağzımıza attığımız sıcacık, taptaze ve gecelerin olmazsa olmazı midyelerle AOÇ'deki yemek maceramızı sonlandırıyoruz. Sıradaki lezzet durağımıza varana kadar kendinize iyi bakın gececiler! Silahtar Caddesi üzerinde ulaşımınızı sağlamanızı kolaylaştıracak metro durağını ve uğradığımız lezzet duraklarını sizler için işaretledik!
ANKARALILAR'IN FAVORİSİ ASPAVASevgili gececiler, bugün Ankara'nın imza mekanlarından biri olan Aspava'ya uğrayacağız. Karnımız acıktığında çoğumuzun ilk aklına gelen ve düşündükçe daha çok acıktığımız Aspava'nın neden bu kadar sevildiğinin dört ana sebebini konuşacağız. Öncelikle ilk kez duyanlar için Aspava nedir diye soralım. Aspava “Allah, Sağlık, Para, Afiyet Versin Amin” cümlesinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır. Ankara ilinde neredeyse her semtte bulunan Aspava'lar, hepsi olmasa da çoğu sabahın erken saatlerine kadar açık ve günün her saati çok yoğundur. İlk olarak 1980'li yıllarda, Esat Mahallesi'nde, Kırıkkaleli üç ortak tarafından açılmış Aspava. Sonrasında ortaklar aralarındaki anlaşmazlık sonucu dükkanı üçe bölmüşler ve her biri Aspava isminin başına kendi soyadını koyarak hizmete devam etmiş. Bugün hala Esat Caddesi'nde yan yana komşudur bu üç mekan. Birbirinin aynı hizmeti verseler de, her Ankaralı'nın bir favorisi vardır ve hep oraya gider. Sonrasında yıllar geçtikçe ve Aspava popülerleştikçe başka semtlerde, başında başka başka isimlerle Aspava'lar açılmış ama bir zincir restoran olmadıkları için hepsi aynı kalitede ve lezzetde değil ne yazık ki. Aspava, özellikle Esat Mahallesi'ndekiler, Ankara gece hayatıyla o kadar özdeşleşmiştir ki, şehir dışından gelenler bu namı duymuş olup gece sonu mutlaka bu lezzeti tatmak isterler. Yıllar boyu Ankara'da bu kadar popüler olduğu için başka şehirlere de açılmış Aspava ama hiçbiri tutmamış ve batmış. Bu yüzden Aspava Ankara'sız, Ankara Aspava'sız olmaz diyebiliriz. Peki nedir bu Aspava'nın sırrı. Bunu konuşmak ve yerinde iyice incelemek için öncelikle bir anket yaptık ve Bilkentli arkadaşlarımıza en sevdikleri Aspava'yı sorduk. Anket sonucu Meşhur Gülçimen Aspava çıktı ve biz de Esat'a doğru yola çıktık. İşte Aspava'yı Aspava yapan dört anahtar madde. 1)SINIRSIZ İKRAM
Gülçimen Aspava'daki yolculuğumuzda bizi güler yüzü ve sıcaklığıyla Gülçimen soyadından Oğuzhan ağabey karşılıyor. Siparişimizi verir vermez hızlıca cacık, çiğköfte, soslu patates, ezme, tereyağlı patates ve mevsim salata geliyor masamıza. Mevsim salatanın porsiyonu oldukça büyük ve görsel olarak da oldukça iştah açıcı… Tabi ikramlar bunlarla sınırlı kalmıyor. Yemeklerimizi bitirdikten sonra sırayı leziz mi leziz künefe alıyor, yanındaysa dondurma ve irmik helvası. Bu ikramlara bir de semaverde sınırsız çay eşlik ediyor. Tıka basa doyup hesabı istedikten sonra Oğuzhan ağabey bizi tatlının üstüne bir de kahve içmeden yollamıyor ve masamıza naif ve enfes kokusuyla dibek kahvesi geliyor. Şunu da söylemeliyiz ki saydığımız tüm bu ikramlar daha bitmeden yenileniyor. Bu sınırsız ikramların sebebini Oğuzhan ağabeye sorduğumuzdaysa, bize “Biz bu işe başladığımızda, önceliğimiz öğrenciler olacak, sınırsız ve sürekli yenilenen ikramlarla onların karnını doyurmadan göndermeyeceğiz dedik.” diyor. |
|